Bir yerlerden size de tanıdık geldi mi bu cümle? Bizler Akdeniz insanıyız. Yarın yapılabilecek işi yarından daha sonraki güne aktarmayı severiz. “Daha vakit var” cümlesisanki sakız gibi ağzımızda dolanır, bir de üzerine balon yapılır: “Bakarız! Hele bir “o gün” gelsin” deriz. Hemen herkes bir takım işleri ertelemeye meyilli olabilir. En titiz, en çalışkan olanlarımız bile. Pandemiyle birlikte bu erteleme davranışı en disiplinli insanlar tarafından dahi dile getirilince köşe yazımda bu konuya değinmek istedim.
Yunanca Kratos güç ,kuvvet anlamına gelir. Tıpkı Demokrasideki Demos(Halkın) Kratos(Gücü) gibi. Akrasia, kendimiz için iyi olan bir şeyi ertelemek ve daha atıl işlerle meşgul olmak anlamına geliyor. Ertelemeyi alışkanlık haline getiren insanlar için akratik tabiri kullanıyoruz.
Gündelik hayatta işlerini sürekli erteleyen, harekete geçmekte zorlanan, zamanını efektif kullanmada sıkıntı yaşayan, sürekli olarak haz peşinde olmayı veya enerjisini ikincil önemi olan faaliyetlerle harcayan insanların faydalanması maksadıyla bu yazıyı kaleme aldım.
İnsan sadece biyolojik, mental ya da duygusal bir varlık değildir. Aynı anda hem akıllı, hem sosyal hem de biyolojik yönleriyle bir bütündür.
Doğası gereği hazcı olan insanın, hazzı yakalamak isterken, kısa süreli hazları uzun süreli hazlara tercih ettiğini gözlemleriz.
Aristo Felsefesi ile Erteleme Davranışına Yaklaşım
Felsefenin Babası Aristo’ya göre ethos basamağında, bir insanı hayat yarışında yavaşlatacak bir faktör varsa o da Akrasia’dır.
Bizi gerçekten başarıya ulaştıracak adımlar yerine, enerjimizi bölen ve yavaşlatan işlerin peşine niye düşüyoruz? Niye bir şeyleri erteleme ve daha sonra tekrar erteleme gereği duyuyoruz?
Akrasia veya ertelemek Orta Çağ felsefesinden itibaren bir tür “ irade zayıflığı” olarak yorumlanmıştır. Diyete başlayacakların bir sonraki gün başlamak niyetiyle ertelemesi, sınav tarihi yaklaşan öğrencinin, ders çalışmaya daha sonra başlarım demesi, ödenecek faturaların gecikmesi ve daha pek çok erteleme örneği sayılabilir. İçimizdeki isteğe rağmen ilk adımı atamamak, önemce daha az etkisi olanlarla oyalanmak Akrasia’nın ölümcül işaretleri arasındadır.
Eğer bugün bizi başarıya ulaşmada engelleyen bir Modern “Mahşerin Dört Atlısı”kavramı ileri sürecek olsaydık, bir tanesi Kıtlık değil kesinlikle Akrasia olacaktı.
Aristo, Nikomakos’a Etik kitabında, doğru olduğunu bilmemize rağmen, niye bunun aksi yönünde davrandığımızı sorgular.
Aristo’ya göre Akratik Kişi “kötü olduğunu bildiği halde duyguları nedeniyle (bir işi) eyler”. Yani erteleme faktöründe nedenlerden birisi, insanın akıl ile duygular arasındaki ikilemidir.
Plan yapıp, karar verdiğimiz halde, eyleme geçmeyip başka işlerle meşgul olmamızı nörobilim açısından nasıl değerlendirebiliriz?
Belki de tüm bu basamakların aslında beynin farklı bölgelerinde icra ediliyor oluşu ve bunları entegre edemeyişimiz, erteleme hastalığını açıklamaya yardımcı olabilir. Beynin korteks yapıları plan ve karar verme süreçlerinden sorumlu iken, heyecan ve duyguların merkezi ve hatta biraz muzip olan Limbik Sistemimiz heyecanlar peşinde koşmayı tercih ediyor. Evet herkesin sürüngen beyninde(Limbik sistem) peşinden koşulası heyecanları, arzuları var. Ve limbik sistem sesini çok duyuran bir çığırtkan gibi, sessiz ve makul davranmamızı sağlayan neokorteksin sesini bastırıyor.
Erteleme hastalığıyla başa çıkmak için neler yapmalıyız?
Zayıf noktalarımızı, zaaflarımızı iyi analiz etmeliyiz. Yani rasyonel kararlar ile arzu ve isteklerimizin aynı sıklette olmadığını kabul ederek başlamalıyız.
Bir saat ders çalışmak yerine Starbucks seçeneğinin ya da yan gelip uzanmanın daha cazip olacağını ve Limbik sistemin, bu teklifin peşinden sürünerek ikinciye çekileceğimizi bilmeliyiz.
Basit ve uygulaması kolay taktikler ile, kendimizle mücadele edebilir, Mahşerin Dört Atlısından birisini yere serebiliriz.
10 ADIMDA ERTELEME İLE BAŞA ÇIKMAYI ÖĞRENMEK:
1. Başlamadan ertelemek kolaydır ama bir işe başladığımızda onu ertelemek daha zordur. O halde bir işe başlamadan önce sizi çeldirecek tüm olasılıkları devre dışı bırakın. Gerekirse Mobil veri, wi fi kapatın. İlk 15 dakikayı garanti edin.
2. Ulaşılabilir makul hedefler tasarlayın. Örneğin sınav maratonuna hazırlanıyorsanız Bir seferde 1000 soru çözmek değil, kendi limitlerinize göre kolayca üstesinden gelebileceğiniz gerçekçi hedefler tayin edin. (Başlangıçta 20-50 soru çözmek gibi)
3.Sık tekrar edin. Araştırmalar, bir şeyi sürekli olarak yaptığımızda yeni bir alışkanlık kazandığımızı, alışkanlıkların ise dirence daha az maruz kaldığını çünkü alışkanlığın kendi rutininin olmasının da bir direnç olduğunu gösteriyor.
4. Kendinizi ödüllendirin. Giriştiğiniz eylemin somut sonuçlarını gördüğünüzde kendinizi ödüllendirin. Bir işi bitirmek aynı zamanda başarma hazzını da içerdiği için , tamamlanmış her bir görev de size ayrıca ödül mesajı verecektir.
5. Planlarınızı yapmaya başlamadan paylaşmayın. Başlamadan ertelenen çok iş var. Anlattığımız henüz tamamlanmamış işler, yapılmış gibi insanı rehavete sokarlar. Denizyıldızı hikayesini hatırlayın, bir taneden ne olacak ki demeyin.Önce tamamlayın sonra paylaşın.
6. Ertelemeden işlerini halledebilen insanlar sizden daha zeki ya da cesur değillerdir. Her insan bir işe başlamadan evvel süreçle ilgili bir miktar endişe duyabilir, başarma konusunda korkular yaşayabilir. Hiç başlanmamış bir işte sonucu bilemezsiniz. Başlamadan korkuya esir olmak yerine, süreci tecrübe edin. Kendinizi geliştirmek için bir fırsat gözüyle bakın.
7. Odağınızı muhafaza edin. Günlük değişimler veya duygusal iniş çıkışların gizli barikatlar olduğunu hatırlayın. O anda başınızın ağrıması ya da aç olmanız sizi bir işten tamamen alı koyacak güçte değildir, dinlenme ve hazır oluş zamanlarınızı tespit edin.
8.Başkasının sizi harekete geçirmesini beklemeyin. İnsanlar kendi yararına olmayan işlerde sizi destekleme ihtiyacı duymayabilirler. Ve şu meşhur cümleyi hatırlayın: İnsanlar iyi olmanızı elbette isterler ama asla onlardan daha iyi değil!
9. Doğru kişilerden yardım istemeyi öğrenin. Herşeyi tek başına yapmanın mümkün olmadığı durumlar vardır. Sinerjinin gücünden faydalanın. Sinerji prensibine göre birden fazla insanın katıldığı grup çalışmaları, her bir bireyin tek başına göstereceği performanstan daha büyük olabilir.
10. Çalışmanıza hemen bitecek gözüyle bakmayın.Pek çok değerli çalışmada kesintiler, molalar, ara verişler olabilir. Bu süreler bir bakıma süreci değerlendirmek ve yeni çağrışım zincirleri kurmak için verimli de olabilir. Ara verdiğiniz dönemlerde, yeniden başlayabilmek için 1.madde kuralını uygulayın. Ve çalışmayı bitirdiğinizde alacağınız keyif ve başarma duygusunu imajine edin.
Uzman Psikolog Nalan Eyin
Görüş, öneriler ve sorularınız için nalan.eyin@afa.aero eposta adresine yazabilirsiniz.